Şifası insanlar tarafından yüzyıllar önce fark edilmiş, hastalıkların tedavisinde kullanılan ve aslında yeterince tanınmayan omurgasız canlı, sülük… Anadolu'nun eski yazıtlarında, Mısır, Pers ve Çin'de de sülükle tedavi adı verilen 'Hirudoterapi'ye dair bilgilere rastlanmış ve İbni Sina'dan Osmanlılara kadar uzanmış, oradan da Fransızlar hirudoterapiden yararlanmışlardır.
SÜLÜĞÜN TEDAVİSİ AĞIZLARINDAKİ SALGIDA GİZLİ
1 / 14
Dıştan bakınca çekimser yaklaştığımız hatta bize ürkütücü gelebilen fakat içi, özellikle de ağzındaki enzimleri şifa kaynağı olan bir canlı sülük. Faydası anlatılamayacak kadar çok olan tıbbi sülükler, kirli kanı emerek tedavi yapmazlar. Tedavisindeki sır, kan emerken vücuda zerkettikleri ağızlarında bulunan salgıda gizlidir. Antibakteriyel özelliğe de sahip bu salgı yüzlerce enzim içerir.
HANGİ HASTALIĞIN TEDAVİSİNDE KULLANILIYOR?
2 / 14
Tıbbi etkisi kanıtlanmış ve salyasında bahsettiğimiz yüzün üzerinde biyoaktif madde içeren sülüğün özellikle kan pıhtılaşması ve dolaşım bozuklukları üzerinde olumlu etkisi bulunuyor. Mikro cerrahi ve plastik cerrahi uzmanları tarafından ‘maden’ diye tabir edilen sülük, migren, göz hastalıkları, varis, sivilceler, egzama, sedef, epilepsi çeşitleri, kulak hastalıkları, yüksek tansiyon, romatizmal hastalıklar, kalp damar hastalıkları gibi sayılamayacak kadar çok hastalığın tedavisinde kullanılıyor.
TIBBİ AMAÇLA KULLANILAN İKİ TÜRÜ VAR
3 / 14
Avrupalıların ‘canlı eczane’ diye niteledikleri bu zararsız omurgasız hayvan sülük; dış görünüş olarak, koyu renkte ve halkalardan oluşan bir yüzeye sahip. Sülüğün yüzlerce türü olsa da tıbbi amaçla kullanılan ve en çok talep edilen türleri Hirudo medicinalis ve Hirudo verbana’dır.
SÜLÜK YETİŞTİRİCİLİĞİ HAKKINDA BİLGİ VERDİ
4 / 14
Tarım ve Orman Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Turgay Türkyılmaz, bakanlığın çalışma alanına giren sülük yetiştiriciliğine dair merak edilenleri Türk Tarım ve Orman Dergisi’nden Hilal Kaplan’a anlattı.
TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI SÜLÜK VE SÜLÜK YETİŞTİRİCİLİĞİ İLE HANGİ YÖNDEN İLGİLENİYOR?
5 / 14
Bu çok önemli ve güzel seçilmiş bir konu, öncelikle bunu söylemeliyim. Sülük konusuna yeni gibi bir yorum yapıyoruz fakat aslında sülük; unutulmuş ve tekrar gündeme gelmiş olan bir konu. Bu şekilde yaklaşmak lazım. Bizdeki bilgilere göre kullanımı Osmanlılara kadar dayanıyor. Osmanlıdan bu yana tıbbi sülüğün, kan basıncını düşürmedeki etkisi biliniyor ve bundan da gayet etkili bir biçimde faydalanmışlar. Sonra bu konu bizim gündemimizden çıkmış fakat Avrupa’da hep kullanılır olmuş, onların gündeminden hiç çıkmamış. Şimdilerde ise ülkemizde yeniden önem kazandı. Biz bu konunun araştırma enstitülerimizin de katkısıyla yetiştiricilik, üretim, kontrol, ihracat ve kota boyutuyla ilgileniyoruz.
SÜLÜK TÜRLERİNİN HANGİSİ TÜRKİYE’DE MEVCUT?
6 / 14
Dünyada yaklaşık 800 tane sülük türü var bilinen. Sadece 10-15 tanesi tıbbi sülük olarak kullanılabiliyor. Bunlardan en önemli 2 tanesi de Hirudo medicinalis ve Hirudo verbana türleridir. Bu iki türden biri olan Hirudo verbana türü ülkemizde geniş bir dağılıma sahiptir. Bunun yanı sıra 2016’da keşfedilen Hirudo sulukii türü de Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde dar bir coğrafyada dağılım göstermektedir. Son zamanlarda artan talep ve halk arasında ‘kan emdirme’ diye bilinen yöntemin haricinde de tıbbi anlamda sülüklerin ağızlarından alınan salgılar tıbbi ilaç olarak kullanılıyor.
SÜLÜKLER NASIL BİR İKLİM VE COĞRAFYADA YETİŞİR?
7 / 14
Sulak alanlarımızın bolluğu, sülüklerin önemli besin kaynakları arasında yer alan başta büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar olmak üzere birçok konakçının sulak alanlarla irtibat halinde olması ve Anadolu’nun geçiş bölgesinde olması bunun sebepleri arasında gösterilebilir. Ülkemizde iki adet tıbbi sülük türü bulunmaktadır. Bunlardan Hirudo verbana Doğu Avrupa ve Batı Asya coğrafyasında oldukça geniş bir dağılıma sahip iken, Hirudo sulukii türü Adıyaman, Gaziantep, Batman dolaylarında dar bir coğrafyada dağılım göstermektedir.
DOĞADAN RASTGELE TOPLANMIŞ SÜLÜKLER TEDAVİDE KULLANILABİLİR Mİ?
8 / 14
Sağlık Bakanlığı yetkililerinden öğrendiğimize göre, doğadan toplanan sülükler kullanılırken çok dikkat edilmeli. Doğrudan insanla temas halinde olacağı için açık bir yerden kan emen bir canlının, sonrasında insanı emmesiyle oluşabilecek riskleri ortadan kaldıracak bir ortamdan sülüklerin temin edilmesi gerekmekte. Hastalık bulaşma riski açısından önemli bir husus bu. Biz de bu nedenle kontrollü olarak kullanımın sağlanabilmesine katkı amacıyla yetiştirilmesini istiyoruz. Ayrıca, doğadan toplama yoluyla artık bu işin olmayacağı anlaşıldığından, kültüre alınması ve kültür yoluyla yetiştiriciliği yönünde ciddi bir yönelim var şu anda. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; ülkemiz su ürünleri yetiştiriciliğinin her alanında olduğu gibi sülük yetiştiriciliğinde de ciddi bir gelişim içerisinde. Bu konuda kendini yetiştirmiş üniversite hocalarımız var. Kendi araştırma enstitülerimizde görev yapan bilim insanlarımız var. Bu konuda oldukça iyi durumdayız.
TESİSLERİ DÜZENLİ KONTROL EDİYOR MUSUNUZ?
9 / 14
Sülüklerin yavru olarak alındığı ortamın da tamamen kapalı olması gerekir. Bizim ilçelere kadar uzanan örgütlenmiş bir yapımız var. Su ürünleri mühendislerimiz de bu konularda ciddi eğitimler alıyorlar. Dolayısıyla il müdürlüklerimizde bulunan kontrol ve denetim ekiplerimiz gayet iyi. Onlar sayesinde de bu tür yetiştiricilik tesisleri ve bu tür hassasiyet içeren üretim tesisleri de ciddi anlamda ve düzenli olarak kontrol ediliyor.
SON DÖNEMDE SÜLÜK YETİŞTİRİCİLİĞİNE TALEP NEDEN ARTTI?
10 / 14
İlk olarak Antalya ve Kayseri’de birer tesis kuruldu. Sonra Edirne’de de yeni bir tesis kurularak üretime başlandı. Ülkemizin diğer illerinden de Genel Müdürlüğümüze artan bir şekilde sülük yetiştiriciliği müracaatları gelmekte ve konu uzmanı mühendislerimizce bu talepler değerlendirilmekte.
ÜRETİCİLİK YAPMAK İSTEYENLERDE NE GİBİ ŞARTLAR ARIYORSUNUZ?
11 / 14
1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yönetmeliği’nde belirtilen şartlara uygunluk aranmaktadır.
SÜLÜK YETİŞTİRİCİLİĞİNE DESTEK VERİLİYOR MU?
12 / 14
Destekleme yapılıyor evet. Sembolik rakamlar olsa da neticede destekleme tebliği içerisinde sülük yetiştiriciliği, üreticiliği de yer alıyor.
TÜRKİYE SÜLÜK İHRACATI YAPIYOR MU?
13 / 14
Kotalı bir ihraç söz konusu. Her yıl bizim yayınladığımız bir kota ve belirlediğimiz miktar üzerinden yapıyoruz. Mesela 2018 yılı için izin verdiğimiz ihracat kotası 2 ton. Kendi kaynaklarımızı koruma anlamında kota uyguladığımız bir tür sülük.
SÜLÜK YETİŞTİRİCİLİĞİ VE İHRACATININ ÜLKE EKONOMİSİNE KATKISI NEDİR?
14 / 14
İhracatta öyle büyük katkılar söz konusu değil şu anda. Zaten kota miktarı da sınırlı. Gelecekte ekonomiye katkısı olabilir. Çünkü gelişmeye açık ve hareketliliğin başladığı bir konu. Biz sülükle ilgili yetiştiriciliği ve üretimi artırmak istiyoruz, şu ana kadar ihracat kotası doğadan toplama yoluyla elde ediliyordu. Doğadan toplanarak değil de yetiştiricilik yoluyla üretilmeye başlandığında, kontrollü üretim yapılacağı için doğaya zarar vermeyecektir, ki biz bunu teşvik ediyoruz. Yetiştiricilik yapmaya başlandıktan sonra da üretim miktarı artacak ve böylelikle ihracat da artacak. Bu artış kotaya tabi olmayan bir artış olacak. (KAYNAK: TÜRK TARIM VE ORMAN DERGİSİ / HİLAL DOĞAN-İBRAHİM BAĞCI)
Yorumlar
Toplam 1 Adet Yorum Yapılmış.
Yorum Yapın